Okumakta olduğum Pür-Dikkat kitabından küçük bir bölümü kendimce özetlemek istiyorum. Hollandalı psikolog Ap Dijksterhuis ve arkadaşlarının yaptığı bir araştırmaya göre, almak zorunda olduğumuz bazı kararları bilinçdışı zihne devretmek daha doğru sonuçlar doğuruyor. Diğer bir deyişle, karar alma süreciyle ilgili tüm bilgileri edindikten sonra konu üzerinde düşünüp taşınmayı beynimizin bilinçaltına bırakmak yerine, meseleyi aktif bilinçle detaylı değerlendirdiğimizde daha yanlış sonuçlara gidebiliyoruz.
İşte bu etkiyi ölçmek adına, Dijksterhuis ve arkadaşları laboratuvar ortamında bir dizi katılımcıyla otomobil satın alma kararı deneyi gerçekleştiriyorlar. İki gruba ayrılan katılımcılara gerekli tüm bilgiler veriliyor. İlk gruptan, verilen bilgileri detaylıca değerlendirerek zaman kaybetmeden en doğru otomobil seçeneğine karar vermesi isteniyor. Diğer grupta ise tüm bilgiler gözden geçirildikten sonra bir yapboz çözdürülerek gündemden uzaklaşmaları sağlanıyor. Sonuç olarak, otomobil konusunu kısa süreliğine kafasından atan gruptaki katılımcıların daha isabetli karar aldığı görülüyor.
Daha sonra başka katılımcılarla da tekrarlanan bu deneyden hareketle Bilinçdışı Düşünce Kuramı (Unconscious Thought Theory) ortaya atılıyor. Bu kurama göre ilginç sonuç, beynimizin bilinçdışı düşünceye ayrılan bölgesindeki bölgesindeki bilgi ve alternatif çözüm miktarı, zihnin bilinçli düşünce merkezlerine nazaran çok daha fazla. Bu konuda yapılan araştırmalar ile elde edilen sonuç şöyle: Bilinçli zihnimize dinlenme zamanı verdiğimizde bilinçdışı zihin görevi devralıyor, bu sayede zorlu meseleleri etraflıca zihnimizde değerlendirme fırsatı buluyoruz. Bu bakımdan gerektiğinde beynimizin şalterini indirmek verimliliğimizi düşürmüyor, aksine daha doğru kararlar alarak gereksiz zihin kalabalığını ve yorgunluğunu önlemiş oluyoruz.
Sevgiler!
